Polis Tarafından Yakalanarak El Konulan Araç Hakkında Yargıtay Kararı

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi  2023/4723 E. 2024/2971 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/283 E., 2022/511 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece verilen 28.03.2022 tarihli ve 2021/8591 E., 2022/2797 K. sayılı ilamıyla Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalıdan 02.11.2011 tarihinde 60.000,00 Euro bedelle satın aldığı aracı 07.11.2013’te dava dışı …’a sattığını, …’ın ise 18.12.2013’te aracı dava dışı … isimli şirkete devrettiğini, aracın 2014 yılının 3. ayında kaçak olduğu gerekçesiyle polis tarafından yakalanarak el konulduğunu, …’ın … şirketine yasal faizi ile birlikte 177.000,00 TL ödediğini ve sonrasında aleyhlerine 07.11.2013 tarihli araç satış sözleşmesinin iptali ile bedelin tahsili için açtığı dava sonucunda Mahkeme kararı gereğince …’a 155.000,00 TL ile birlikte faiz, vekalet ücreti ve yargılama gideri toplamı 187.485,19 TL ödediğini, şirketin iyi niyetle ve resmi kayıtlara güvenerek aracı satın aldığını, aracın ayıplı olduğunu ve ayıp sebebiyle zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şirket tarafından mahkeme kararı gereğince …’a ödenen 187.485,19 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; ithalatçıdan satın alınan araç için resmi belge ve kayıtlara güven ilkesi gereğince hareket ettiğini, araçta ortaya çıkan ayıba ilişkin herhangi bir kusuru veya ihmali olmadığını, sonradan ortaya çıkan ayıba ilişkin mevzuatta öngörülen derhal bildirim şartına uyulmadığını, davacının ithalatçıya dava açması gerektiğini, davanın kötü niyetli açıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla araç bedelinin satış tarihindeki değerinden davacının elde ettiği menfaatlerin mahsubu gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28/02/2019 tarihli ve 2017/1 E., 2019/104 K. sayılı kararıyla; aracın gizli ayıplı olması sebebiyle satıcının alıcının zararını gidermek zorunda olduğu, mahkeme kararı ile oluşan alacak miktarı ve zararları ödemek zorunda kalan davacının zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca kendisine aracı satan kişiye başvurabileceği, talep edilen miktarın ödenen miktar ve zarar olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne 187.485,19 TL’nin ödeme tarihi olan 20.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.10.2021 tarihli ve 2020/1387 E., 2021/1809 K. sayılı ilamıyla; somut olayda ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanması gerektiği, zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacının zararının kesinleşmiş mahkeme ilamı ve ödeme belgesi ile dava değeri kadar olduğu ve davalı yanca da satış bedeli para üzerinde tasarruf edilerek menfaat elde edildiğinden davalının elde ettiği menfaatlerin mahsubu gerekmediği gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 28/03/2022 tarihli ve 2021/8591 E., 2022/2797 K. sayılı ilamıyla; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, somut olayda, davacının sözleşmeden dönmekle ancak ödediği satış bedelini faiziyle birlikte davalıdan talep edebileceği, İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafça uyuşmazlık konusu aracın satın alımı sırasında ödenen bedelin faiziyle iadesine hükmedilmesi gerekirken, davacının kendi alıcısına yargılama sonucu ödemek zorunda kaldığı bedel ve yargılama gideri toplamının iadesine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılıp İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda; davacının sözleşmeden dönmekle ancak ödediği satış bedelini faiziyle birlikte davalıdan talep edebileceği, söz konusu bu tutarın da 02.11.2011 tarihinde davacı tarafından ödenen 166.000,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 166.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 02.11.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının davalıya süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, buna ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, dava konusu aracın alım ve satımlarının resmi kayıtlara güven ilkesi gereğince yapılması ile usulsüz ve hukuka aykırı ithalatları nedeniyle ithalatçının ve bu ithalata onay veren Devlet kurumlarının yasal sorumlulukları karşısında, davacının taleplerinin dinlenme olanağı olmadığını, davalının araçtaki ayıba ilişkin kusuru bulunmadığını, husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ihtilafa 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 219 ve devamı maddelerinin tatbikinin de hatalı olduğunu, davacının davalıdan aracı 02.11.2011 tarihinde 60.000 Euro bedel karşılığı olan 146.538,00 TL’ye satın aldığını, yine aynı kanunun aynı maddesinde alıcı davacının aracı satın aldığı 02.11.2011 tarihi ile aracı sattığı 07.11.2013 tarihleri arasındaki 2 yıl 5 gün olan toplam 735 günlük sürede araçtan elde ettiği yararın da hesaplamadan düşülmesi gerektiğini, 146.538,00 TL araç alım-satım bedelinden davacı tarafın 02.11.2011 – 07.11.2013 tarihleri arasında 735 gün süreyle ayıplı olduğu iddia edilen araçtan elde ettiği ve elde etmeyi ihmal ettiği yararların bedelinin de düşülmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından yaptırılan ve hükme esas alınan bilirkişi incelemesinde dahi 58.615,20 TL amortisman bedeli hesaplanmış olmasına rağmen, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan bu amortisman payının düşülmesi dikkate alınmaksızın karar verildiğini, yine, davacı şirket olup, bu aracı satın alırken gider olarak şirket kayıtlarına intikal ettirdiği işbu araç için KDV, gelir, kurumlar,ÖTV vs. gibi vergilerden yararlandığı da dikkate alındığında bunların da düşülmesi gerektiğini, bu konularda mahkemece ek rapor alınması gerekirken alınmadığını, hüküm altına alınan 166.000,00 TL’nn ne şekilde belirlendiğinin belli olmadığını, davalı taraf sebebiyet vermediği halde, davacı taraf lehine ve davalı aleyhine yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinden sorumlu tutulmasının da hatalı olduğunu, olayda TBK 217/1 maddesinin uygulanması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde 20.12.2016 ödeme tarihinden itibaren talepte bulunmasına rağmen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde karar verildiğini, davacının dava konusu aracı 02.11.2011 tarihinde 146.538,00 TL’ye davalıdan satın aldığını, davalı aleyhine mahkemenin ilk kararına dayanılarak icra dosyası ile ilamlı icra takip başlatması sonra 12.04.2019 tarihli protokol gereğince, kanun yollarına başvuru hakkı devam eden davalı tarafından davacı tarafa toplam olarak 291.235,06 TL ödeme yapılmış olması ve davacı tarafça Mahkemeye bildirilmeyen bu ödemenin Mahkemece her zaman resen dikkate alması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, zapta karşı tekeffül kapsamında haksız yapılan ödemenin tahsili istemine ilşikindir.

2. İlgili Hukuk
1. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen mahkeme kararının uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince verilmesine, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen ve karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak durumunu oluşturan kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılarak karar verilemeyeceğinin anlaşılmasına ve özellikle hüküm altına alınan miktarın araç satış sözleşmesinde belirtilen kasko bedeli olup bu miktarın hüküm altına alınmasında herhangi bir isabetsizlik olmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir